BAYRAM AĞABEY : ÜSTAD İSMEN DUA EDERDİ

Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin, ”Kore Kahramanı” iltifatına muhatap Bayram Ağabey’in hatıralarından Nurkoy olarak derlediğimiz ikinci bölümü de şöyle :

SEYYAR MEDRESE

Bir saat mesafede Çam Dağı yolu üzerinde Güdük suyu vardı. Suyu bazen oradan, bazen de Karakavak gibi yerlerden getirirdik. Karakavak veyahut Güdük suyundan geldiğimizde bazen Üstadımız, ‘Hazır olun vasıtaya bakın, Ankara, İstanbul’dan formalar gelmiştir. Hemen gideceğiz’ derdi. Eğer vasıta bulmuşsak, vasıta ile Eğirdir’e kadar giderdik. Gidip gelirken yollarda Üstadımız, ders okutturur, dinlerdi. Çam Dağı’na çıkarken de okuttururdu. ‘Maşaallah, çok güzel istifade ettik seyyar medresemizde’ derdi.

FITRI UYKU BEŞ SAAT

Üstadımız, bir insana kâfi gelmeyecek kadar az yer ve az uyurdu. Bize de derdi ki: ‘Fıtrî uyku beş saattir.’ Geceleri sabaha kadar dua, niyaz ve ibadette bulunurdu. Yaz ve kış âdetini hiç değiştirmez, teheccüd namazını devamlı kılar, münacaat ve evradların asla terketmezlerdi. Hem Isparta’da, hem Barla’da, hem Emirdağ’da, komşuları bizlere, ‘Ne zaman Üstadın evine geceleri baksak, Üstadın odasında ışık yandığını görür, hazin edasıyla dua ettiğini duyardık’ derlerdi. Üstadımız her zaman abdestli olurdu. Üstad duhâ namazını da hiç geçirmezdi. Bu namazı güneş doğduktan 45 dakika sonra kılardı.

İSMEN DUA

Ziyaretçiler ”Üstadımız ziyaretine gelenlere, ‘Kardeşim, sen bana dua et, ben de sana dua edeceğim. Hadiste var: Gıyâbî yapılan dua daha makbuldür. Ben senin ağzınla günah işlemedim. Sen de benim ağzımla günah işlemedin. Onun için gıyâbî yapılan dualar daha makbuldür. Bana ismimle dua et, ben de sana dua edeceğim” derdi.Ziyarete gelenler de,Üstadım bize dua et derlerdi. Üstadımız da, ”Bize dua eden, bizim dualarımıza dahil olur” derdi. Yolculuk anında olsun, kırlarda gezerken olsun, rast gelen kabirlere dua ederdi. Bir gün, ”Bu kabir taşları canlı birer muallim gibi ihtar ediyor. Bu kabir taşları, ‘Sizler de buraya geleceksiniz’ diye lisan-ı haliyle ders veriyor. Şimdi ise ehl-i dünya iptâl-i his nevinden kabirleri şehirlerin dışına çıkarıyorlar. Tâ ki ölümü hatırlamasınlar. Eskiden herkesin kabri evinin önünde idi. Sabahleyin kalktığında kabir taşlarını görünce Fatiha okuyordu. Kabir taşları canlı birer muallim vazifesi yapıyordu.”

Mübarek Üstadımız dua ederken isim üzerine çok ehemmiyet verirdi. Bazı Nur Talebeleri, Üstadımızı ziyaret ettiklerinde Üstadımız isimlerini yazdırırdı. Başucuna koyar, o ismi ezberleyinceye kadar yanında muhafaza ederdi. Ve şöyle misal verirdi: ‘Nasıl ki bir yere mektup attığınızda zarfın üzerine güzel yazarsanız, gideceği yere güzel gider, dua ederken de ismiyle zikredilirse daha iyi olur’ derdi.

GIYABİ YAPILAN DUA

Üstadımız, ‘Hem gıyâbî yapılan dua daha makbul olur. Çünkü ben senin ağzınla günah işlemedim, sen de benim ağzımla işlemedin. Onun için gıyâbî yapılan dualar daha makbul olur. Dua bir iksirdir, toprağı gümüş yapar, gümüşü de altın yapar’ derdi.

ORUÇTA TAKVİME GÖRE AMEL EDERDİ

Üstadımız Türkiye takvimine göre amel ederdi. Yeni yazı takvimden hatt-ı Kur’âniyeye çevirttirir, onu başucuna astırırdı. Şimdi olduğu gibi o zaman da Ramazan’da bazen bir gün evvel oruç tutanlar, bayram edenler olurdu. Üstadımıza söylerdik. O hiç ehemmiyet vermezdi. Hattâ birgün Tahirî Ağabey, ‘Bugün Arabistan’da bayram’ dediğinde Üstad, takvimi göstererek; ‘Kardeşim ben Türkiye’ye göre amel ediyorum’ diye cevap verdi. Bilâhare bir dersinde, ‘Ben de öyle yaparsam, fitneye vesile olur’ demişti.

CÜZ TAKSİMİ

Mübarek, mualla Üstadımız üç aylar girdiğinde Isparda’daki Nur Talebelerine hatim için Kur’ân-ı Kerim taksim ettirir, herkese bir cüz vererek vazife taksimi yapardı.Böylece mübarek şuhur-u selasede hergün hatim indirilirdi. O zaman bütün duasını umum Nur Talebeleri namına Üstadımız yapardı. Başta Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm ve âli, ashabı olmak üzere bütün ehl-i iman ve Nur Talebelerine bağışlardı.

İSTİKBALDEKİ NUR TALEBELERİ

Gece erken kalkar, teheccüd namazını kılardı. Evradlarını, bütün dualarını sabah namazına bir saat kala bitirirdi. Ellerini dergâh-ı İlahiyeye açar, uzun uzun dua ederdi. Bu dua bir saat devam ederdi. O anda bizler giremezdik. Ancak dua bittikten sonra girebildik.”İstikbaldeki Nur Talebelerine dua ediyorum” derdi.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir