GEÇİM SIKINTISINA ÇARE

Bu asırda insanların en fazla şikayet ettiği konuların başında geçim sıkıntısı gelmekte. Zira insanlar eline geçenle yetinmemekte. Kanaat etmemekte, daima daha yüksek noktalara ulaşmayı hedeflemekte. Bu da onları şikayetçi hale getirmekte. Temel sebeb bize göre, insanın elindekine kanaat etmemesi.

Risale-i Nur’u tanıyıp, O’nun dairesi içine giren insanların ise geçim derdinin azaldığı bir gerçek. Fakat, daire içine girdiği halde, kendine göre haklı olabilen sebeblerle zaman zaman derslere gidemiyenlerin veya insanın hizmetle alakalı işlerde gösterdiği gevşeklik ve diğer sebeplerle ise, sıkıntılı bir hayat yaşadığı da görülmekte. İman ve Kur’an hizmeti olan Risale-i Nur ile devamlı meşgul olmak kalbde bir ferahlığa yol açıyor. İnsanın, Allah’a olan dayanma, teslim ve tevekkülünü de arttırıyor. Allah’a tevekkül eden insan ise geçim sıkıntısı yaşamaz.

İnsan Allah’ı tanıdıkça bildikçe imanı kuvvetlenir. Böylece her olayda ve karşısına çıkacak olan olumsuzluklarda daima Rabbine iltica eder. İmanı kuvvetlendirmek ise, bize göre bu asırda Risale-i Nur’ları okumak ve anlamaya çalışmakla kazanılır. Bilhassa cemaata katılmak, derslere iştirak etmek, aynı gaye etrafında toplanmakta, insanın manevi duygusunu daha fazla arttırır, güçlendirir.

Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, bir Nur Talebesinin geçim sıkıntısı çekmesiyle alakalı sorusuna vermiş olduğu cevab ise bu konuda bize bir şevk ve ölçü olabilir.

”Beşincisi: Risale-i Nur’un bir talebesi, Risale-i Nur’a çalışamadığının bir sebebi, derd-i maişetin ziyadeleşmesi olduğunu söyledi.

Biz de ona dedik: Risale-i Nur’a çalışmadığın için derd-i maişet sana şiddetlendi. Çünkü bu havalide her talebe itiraf ediyor ve ben de ediyorum ki, Risale-i Nur’a çalıştıkça, yaşamakta kolaylık ve kalbde ferahlık ve maişette suhulet görüyoruz.

Altıncısı: Bu biçare Said’dir. Herkesin arzu ettiği ve istediği ve ferahla kabul ettiği, şahsına karşı hürmet ve muhabbet ve sohbet, fakat Risale-i Nur’a taallûk eden noktalar haricinde bana ağır geliyor, beni sıkıyor, müteessir ediyor.

Tahmin ediyorum ki, Risale-i Nur’un yüksek hâysiyetleri ve şakirtlerinin şahs-ı mânevîsinin pek büyük meziyetleri, şahsım gibi meslek-i aczde fazla ileri giden bir âciz ve biçarenin zaif omuzuna o dağ gibi mânâlar yüklense altında ezilir, sıkılır diye anladım. Bu âhirki iki meselede pek kısa kesmeye kâğıt mecbur etti. Nur, Gül ve Lütfü’nün kahraman vârisleri mübarekler yüksek heyeti ve medrese-i Nuriye ve mâsumlar ve ümmî ihtiyarların her birisine binler selâm ediyoruz.
Duanıza muhtaç,size müştak kardeşiniz. Said Nursî”(Kastamonu Lahikası 91 Mektub)

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir