DÜNYA DA EN ÖNEMLİ VAZİFE

بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللهِ وَبَرَكَاتُهُ

”Aziz kardeşlerim,

Siz kat’î biliniz ki, Risale-i Nur ve şakirtlerinin meşgul oldukları vazife, rû-yi zemindeki bütün muazzam mesâilden daha büyüktür. Onun için, dünyevî merak âver meselelere bakıp, vazife-i bâkiyenizde fütur getirmeyiniz. Meyvenin Dördüncü Meselesini çok defa okuyunuz; kuvve-i mâneviyeniz kırılmasın.

Evet, ehl-i dünyanın bütün muazzam meseleleri, fâni hayatta zâlimâne olan düstur-u cidal dairesinde, gaddarâne, merhametsiz ve mukaddesat-ı diniyeyi dünyaya feda etmek cihetiyle, kader-i İlâhî, onların o cinayetleri içinde, onlara bir mânevî cehennem veriyor. Risale-i Nur ve şakirtlerinin çalıştıkları ve vazifedar oldukları fâni hayata bedel, bâki hayata perde olan ölümü ve hayat-ı dünyeviyenin perestişkârlarına gayet dehşetli ecel cellâdının, hayat-ı ebediyeye birer perde ve ehl-i imanın saadet-i ebediyelerine birer vesile olduğunu, iki kere iki dört eder derecesinde kat’î ispat etmektedir. Şimdiye kadar o hakikati göstermişiz.

Elhasıl: Ehl-i dalâlet, muvakkat hayata karşı mücadele ediyorlar. Bizler, ölüme karşı nur-u Kur’ân ile cidaldeyiz. Onların en büyük meselesi -muvakkat olduğu için- bizim meselemizin en küçüğüne -bekaya baktığı için- mukabil gelmiyor. Madem onlar divanelikleriyle bizim muazzam meselelerimize tenezzül edip karışmıyorlar; biz, neden kudsî vazifemizin zararına onların küçük meselelerini merakla takip ediyoruz?”(Emirdağ Lahikası, 21 nci Mektub)

İman ve Kur’an’a hizmet meselesi, dünyanın en büyük meselelerinden daha üstün ve daha önemli bir meseledir. Dünyanın meselelerinde meraklı yönü çoktur. Bu da insanı çeker. Fakat, bir Nur Talebesini iman ve Kur’an hizmetinden böyle meseleler alıkoyamaz ve koymamalıdır.

Bir insanın bu dünyada en büyük davası, imanla kabre girip girmemesidir. Şayet bir insan imansız kabre girse, dünyanın hangi meşguliyeti ya da hangi davası onu kurtarabilir. Demek imanla kabre girmeye vasıta olan şeyler ile meşgul olmak, dünyanın bütün büyük ve önemli hadiselerinden daha önemli ve daha gerekli bir meşguliyettir.

Üstad Bediüzzaman Hazretleri, İkinci Dünya Savaşı döneminde neşredilen bu mektubla, insanların savaşla meşgul olmalarından iman hizmetinin daha önemli görerek bize önemli bir yol gösteriyor. Dünyanın en büyük hadisesi bile iman hizmetine set çekemezken, nasıl olur da adi ve basit şeyler bu hizmete set çekebilir, diye bir mukayese yapmamızı istiyor.

Üstad Hazretleri faydasız dünyevi ve sosyal şeylerle meşgul olmadığı gibi, talebelerini de meşgul olmaktan men etmiştir. Lüzumsuz ve faydasız şeyleri kalp ve gönüllere doldurmak, her zaman ve her dönemde gereksiz ve zararlıdır. Hiç dünyaya bakmıyorum, diyen bir insan da çağın baskısı yüzünden zaten genel durumlardan haberdardır, daha fazlası ise insana zarardır.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir