DÜNYA KAPISI KAPANINCA

”BİRİNCİSİ: Ehl-i dünya bana diyorlar ki: “Bizim usul-ü medeniyetimizi, tarz-ı hayatımızı ve suret-i telebbüsümüzü niçin sen kendine tatbik etmiyorsun? Demek bize muarızsın.”

Ben de derim: Hey efendiler! Ne hakla bana usul-ü medeniyetinizi teklif ediyorsunuz? Halbuki siz, beni hukuk-u medeniyetten iskat etmiş gibi, haksız olarak beş sene bir köyde muhabereden ve ihtilâttan memnu bir tarzda ikamet ettirdiniz. Her menfiyi şehirlerde dost ve akrabasıyla beraber bıraktınız ve sonra vesika verdiğiniz halde, sebepsiz beni tecrid edip, bir iki tane müstesna, hiçbir hemşehriyle görüştürmediniz. Demek beni efrad-ı milletten ve raiyetten saymıyorsunuz. Nasıl kanun-u medeniyetinizin bana tatbikini teklif ediyorsunuz? Dünyayı bana zindan ettiniz. Zindanda olan bir adama böyle şeyler teklif edilmez. Siz bana dünya kapısını kapadınız. Ben de âhiret kapısını çaldım; rahmet-i İlâhiye açtı. Âhiret kapısında bulunan bir adama, dünyanın karma karışık usul ve âdâtı ona nasıl teklif edilir? Ne vakit beni serbest bırakıp, memleketime iade edip hukukumu verdiniz; o vakit usulünüzün tatbikini isteyebilirsiniz.”(Mektubat, On Altıncı Mektup)

1930 yıllarında yazılan bu mektubla, Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, bir sivil itaatsizliğin nasıl yapılması gerektiğini öğretiyor. İslamın ortaya koyduğu hayat tarzını bırakan o zamanın rejimi, batı medeniyetinin hayat tarzını kendileri yaşadığı gibi, halka da kanun ve silah zoru ile yaptırıyorlardı. Bu hali kabul etmeyen ve boyun eğmeyen Üstad Bediüzzaman Hazretleri, İslamın hayat tarzını kendine rehber, model kabul ederek müslümanlara da örnek olmaya çalışıyor.

Üstad Hazretleri, ‘Niçin bu hayat tarzımızı kabul etmiyorsun?’ diyenlere, o zamanki idarenin kendisini medeni hukuktan men ettiğini belirterek ”Ne hakla bana usul-u medeniyetinizi teklif ediyorsunuz? Dünyayı bana zindan ettiniz. Zindanda olan bir adama böyle şeyler teklif edilmez. ” diyor.

Üstad Bediüzzaman Hazretleri, zoraki bir inziva hayatı yaşatan o dönemin rejiminin, O’nu onların hayat tarzına girmekten koruduğunu ifade ediyor.

Üstad Hazretleri, onların teklifine de haksız yere bir köyde hertürlü hürriyetten mahrum yaşatılmasını da meşru bir ret gerekçesi olarak ortaya koyuyor.  Ve ”Madem siz beni vatandaş kabul etmeyip benim hak ve özgürlüklerimi yok sayıyorsunuz, ben de sizin hayat şeklinizi reddediyorum.” diyor.  Bir cihetle hayatının haksız yere hürriyetten mahrum ve zülumlu geçmesini onlar gibi olup, onlar gibi yaşamaya tercih ediyor.

Üstad Bediüzzaman Hazretleri, muhataplarına bir ders veriyor:

”Siz bana dünya kapısını kapadınız. Ben de âhiret kapısını çaldım; rahmet-i İlâhiye açtı.”

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir