HERBİR GÜNAH KALBİ KARARTIR

”Evet, günah kalbe işleyip, siyahlandıra siyahlandıra, tâ nur-u imanı çıkarıncaya kadar katılaştırıyor. Herbir günah içinde küfre gidecek bir yol var. O günah, istiğfarla çabuk imha edilmezse, kurt değil, belki küçük bir mânevî yılan olarak kalbi ısırıyor.

Meselâ, utandıracak bir günahı gizli işleyen bir adam, başkasının ıttılaından çok hicap ettiği zaman, melâike ve ruhaniyâtın vücudu ona çok ağır geliyor. Küçük bir emâre ile onları inkâr etmek arzu ediyor.

Hem meselâ, Cehennem azabını intaç eden büyük bir günahı işleyen bir adam, Cehennemin tehdidâtını işittikçe istiğfarla ona karşı siper almazsa, bütün ruhuyla Cehennemin ademini arzu ettiğinden, küçük bir emâre ve bir şüphe, Cehennemin inkârına cesaret veriyor.

Hem meselâ, farz namazını kılmayan ve vazife-i ubudiyeti yerine getirmeyen bir adamın, küçük bir âmirinden küçük bir vazifesizlik yüzünden aldığı tekdirden müteessir olan o adam, Sultan-ı Ezel ve Ebedin mükerrer emirlerine karşı farzında yaptığı bir tembellik, büyük bir sıkıntı veriyor. Ve o sıkıntıdan arzu ediyor ve mânen diyor ki, keşke o vazife-i ubudiyeti bulunmasaydı! Ve bu arzudan, bir mânevî adâvet-i İlâhiyeyi işmam eden bir inkâr arzusu uyanır. Bir şüphe, vücud-i İlâhiyeye dair kalbe gelse, kat’î bir delil gibi ona yapışmaya meyleder; büyük bir helâket kapısı ona açılır. O bedbaht bilmiyor ki, inkâr vasıtasıyla, gayet cüz’î bir sıkıntı vazife-i ubudiyetten gelmeye mukabil, inkârda milyonlarla o sıkıntıdan daha müthiş mânevî sıkıntılara kendini hedef eder.

Sineğin ısırmasından kaçıp yılanın ısırmasını kabul eder. Ve hâkezâ, bu üç misale kıyas edilsin ki,
 بَلْ رَانَ عَلٰى قُلُوبِهِمْ “Kazandıkları günahlar, kalblerini kaplayıp karartmıştır.” Mutaffifîn Sûresi,14 ayeti) sırrı anlaşılsın.(Lem’alar)

Üstad Bediüzzaman Hazretleri, kalplerin paslanmasından bahseden Mutaffifin Suresi 14 ncü ayetini nazarımıza sunuyor. Üstad Hazretleri burada verdiği misaller ile, kalbin yavaş yavaş paslanmasından ve daha sonra küfre doğru kaymasını anlatarak bu ayetin günümüze bakan yönünü tefsir etmektedir. Zira her bir günah, kalbi paslandırır ve nihayette de insanı küfre sokar. Bundan anlaşılıyor ki, küfrün kalbe yerleşmesi, azar azar günahların yaptığı tahribat neticesinde meydana gelmektedir.

Şayet kişi işlediği günahları tövbe ve istiğfar ile imha etmez ise, işlenen o günahlar kalbin beyaz ve nurani yapısını siyahlandıra siyahlandıra, en sonunda imana kabiliyet kalmayacak bir şekle ve kıvama getirir ve Allah’a düşmanlık kaçınılmaz hâle gelir. Mümin insanın işlediği herbir günah, kafasına giren herbir şüphe, kalb ve ruhunu yaralar. Bu yüzden insan her daim tövebe istğfar silahına sarılıp, Allah’ın yardımına sığınmalıdır.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir