İŞİMİZ İNSANLARIN İMANINI KURTARMAYA ÇALIŞMAK

”Şahsıma ve Risale-i Nur’a ait mühim bir sual: Çoklar tarafından deniliyor ki, “Sen ehl-i dünyanın dünyasına karışmadığın halde, nedendir ki, her fırsatta onlar senin âhiretine karışıyorlar? Halbuki hiçbir hükûmetin kanunu, târikü’d-dünya ve münzevîlere karışmıyor.”

Elcevap: Yeni Said’in bu suale karşı cevabı sükûttur. Yeni Said, “Benim cevabımı kader-i İlâhî versin” der. Bununla beraber, mecburiyetle, emâneten istiâre ettiği Eski Said’in kafası diyor ki:

Bu suale cevap verecek, Isparta vilâyetinin hükûmetidir ve şu vilâyetin milletidir. Çünkü bu hükûmet ve şu millet, benden çok ziyade bu sualin altındaki mânâ ile alâkadardırlar. Madem binler efradı bulunan bir hükûmet ve yüz binler efradı bulunan bir millet benim bedelime düşünmeye ve müdafaa etmeye mecburdur; ben neden lüzumsuz olarak müddeîlerle konuşup müdafaa edeyim?

Çünkü dokuz senedir ben bu vilâyetteyim; gittikçe daha ziyade dünyalarına arkamı çeviriyorum. Hiçbir halim de mestur kalmamış. En gizli, en mahrem risalelerim dahi hükûmetin ve bazı meb’usların ellerine geçmiş. Eğer ehl-i dünyayı telâşa ve endişeye düşürecek dünyevî bir karışmak halim ve karıştırmak teşebbüsüm ve fikrim olsaydı, bu vilâyet ve kazalardaki hükûmet, dokuz sene dikkat ve tecessüs ettikleri halde ve ben de çekinmeyerek yanıma gelenlere esrarımı beyan ettiğim halde, hükûmet bana karşı sükût edip ilişmediler. Eğer milletin ve vatanın saadetine ve istikbaline zarar verecek bir kabahatim varsa, dokuz seneden beri valisinden tut, köy karakol kumandanına kadar kendilerini mes’ul eder. Onlar kendilerini mes’uliyetten kurtarmak için, hakkımda habbeyi kubbe yapanlara karşı kubbeyi habbe yapıp beni müdafaa etmeye mecburdurlar. Öyleyse bu sualin cevabını onlara havale ediyorum.”(Lem’alar, Yirmi İkinci Lem’a)

“Yeni Said” dönemi,Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin kendisini tamamen iman ve Kur’an hizmetine verdiği, bu hizmet için çok büyük fedakarlıkla şahsi haklarından feragat edip, sabırla ve müspet hareketle çalıştığı bir dönemdir. Yapılan büyük zulümlere, sıkıntılara karşı sabırla mukabele etmiş, iman ve Kur’an hizmetini herşeyden üstün tutmuştur.

Üstad Bediüzzaman Hazretleri, şahsi her türlü hak ve hukukunu insanlar için feda etmiş, sadece Kur’an hizmetini esas alıp insanların nazarını Risale-i Nurlara çevirmiştir. İman hizmeti için bütün siyasi sosyal meslelerden uzak durmaya çalışarak, bu konuya ağırlık vermiştir.

Üstad Hazretleri “Yeni Said” dediği dönemde, siyaset ve afaki konulardan uzak durmuştur. Mecbur kaldığı zamanlarda ise,“Eski Said” kafası ile cevap vermiştir.

“Yeni Said´in bu suale karşı cevabı sukuttur.” ifadesinde de Üstad Bediüzzaman Hazretleri, bu ince noktaya işaret ediyor ve “Bizim asıl görevimiz, imanları tehlikede olan insanların imanını kurtarmaya çalışmaktır, dünyaya ve siyasete taalluk eden meseleler, bu büyük meselenin yanında basit ve önemsiz kalır.” diyerek dikkatleri iman hizmetine çekiyor.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir