KUSUR VE HATA İŞLEYİNCE NE YAPILMALI

İnsanın ümitsizlikten, vesveseden, şeytanın ve nefsin esirliğinden kurtulmasının yolu nedir?

قُلْ يَا عِبَادِيَ الَّذ۪ينَ اَسْرَفُوا عَلٰٓى اَنْفُسِهِمْ لَا تَقْنَطُوا مِنْ رَحْمَةِ اللّٰهِۜ اِنَّ اللّٰهَ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ جَم۪يعاًۜ اِنَّهُ هُوَ الْغَفُورُ الرَّح۪يمُ

“De ki: Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! ALLAH’ın rahmetinden ümit kesmeyin! Çünkü ALLAH bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok mağfiret edici, çok merhamet edicidir.” (Zümer Suresi, 53 ayeti)

وَتُوبُٓوا اِلَى اللّٰهِ جَم۪يعاً اَيُّهَ الْمُؤْمِنُونَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ
“Ey mü’minler! Hep birden, bütün günahlarınızdan ALLAH’a tövbe ediniz ki, felaha, kurtuluşa eresiniz.” (Nûr Suresi 31 ayeti)

Bu iki ayet de, insanı ümitsizlik hastalığından men ediyor. İnsan her zaman ve şartta daima tövbe ve istiğfar etmeli, üzerine düşen ubudiyet ve ibadet görevlerini yerine getirmelidir. Allah’ın rahmetinden ümit kesmek yanlış olduğu gibi, insanın rahmete aşırı güvenip, amel ve takvayı terk etmeside doğru değildir. Hangi günahı işlemiş de olsak, Allah’ın rahmetinden ümidimizi kesmemeli ve daima tövbe içinde olmalıyız.

Peygamber Efendimiz (ASM) bu hususta şöyle buyurmuştur: İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ) anlatıyor:

“Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: Son nefesini vermedikçe ALLAH, kulun tövbesini kabul eder. ” (Tirmizî, Da’avât 103, (3531); İbnu Mâce, Zühd 30, (4253)

Hz.Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

“İnsanoğlunun her biri hatakârdır. Ancak hatakârların en hayırlısı tövbekâr olanlarıdır.”(Tirmizî, Kıyâmet 50, (2501); İbnu Mâce, Zühd 30, (4251)

Allah insanları günah işlemeye müsait ve kusur yapmaya uygun bir fıtratla yaratmıştır. Bu yüzden tövbe ve pişmanlık kapısını da açık tutmuştur.

İnsan yanılıp günaha girse ya da kusur etse, bunu imha edip yeni ve temiz bir sayfa açma fırsatını Allah kullarına bahşetmiştir. Bu yüzden Peygamber Efendimiz (ASM):

“Kim bir kusur etse ardından sevap işlesin, zira o sevap o kusuru temizler.” diyor.

Yani günahların silgisi sevaplardır, samimi tövbe ve pişmanlıktır. Nefsimiz ne kadar günah ve kusurda inat ediyorsa, biz de tövbe ve nedamette o kadar ısrar ve sebat içinde olmalıyız. Bir tövbe, bir pişmanlık bizim kurtuluşumuz olabilir.

Günahlardan kurtulmanın en önemli ve tesirli yolunda, birinci dikkat edeceğimiz husus imanı kuvvetlendirecek ortam ve sohbetlerde bulunmaktır. Ve marifette ve imanda bizi geliştirecek Risale-i Nurlar ile çok meşgul olmalıyız. Bütün manevi hastalık ve sorunların reçetesi imanımızı güçlü kılmaktır. Yani bütün manevi hastalıkların tek panzehiri; sağlam ve tahkiki imanı elde etmektir.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir