SARAY BİR SULTANI GÖSTERİR

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
وَيَضْرِبُ اللهُ اْلاَمْثاَلَ لِلنَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَتَذَكَّرُونَ
وَتِلْكَ اْلاَمْثاَلُ نَضْرِبُهَا لِلنَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَتَفَكَّرُونَ

 

“… Öğüt alsınlar diye Allah insanlara misâller getirir.” (İbrahim, 25)
“… Ve biz o misâlleri insanlara düşünsünler diye veriyoruz.” (Haşir, 21)

BİR ZAMAN iki adam bir havuzda yıkandılar. Fevkalâde bir tesir altında kendilerinden geçtiler. Gözlerini açtıkları vakit gördüler ki, acip bir âleme götürülmüşler. Öyle bir âlem ki, kemâl-i intizamından bir memleket hükmünde, belki bir şehir hükmünde, belki bir saray hükmündedir.

Kemâl-i hayretlerinden etraflarına baktılar. Gördüler ki, bir cihette bakılsa azîm bir âlem görünüyor; bir cihette bakılsa muntazam bir memleket, bir cihette bakılsa mükemmel bir şehir, diğer bir cihette bakılsa gayet muhteşem bir âlemi içine almış bir saraydır.

Şu acaip âlemde gezerek seyran ettiler. Gördüler ki, bir kısım mahlûklar var; bir tarz ile konuşuyorlar, fakat bunlar onların dillerini bilmiyorlar. Yalnız, işaretlerinden anlaşılıyor ki, mühim işler görüyorlar ve ehemmiyetli vazifeler yapıyorlar.

O iki adamdan birisi, arkadaşına dedi ki: “Şu acip âlemin elbette bir müdebbiri ve şu muntazam memleketin bir mâliki, şu mükemmel şehrin bir sahibi, şu musannâ sarayın bir ustası vardır. Biz çalışmalıyız, onu tanımalıyız. Çünkü, anlaşılıyor ki, bizi buraya getiren odur. Onu tanımazsak kim bize medet verecek? Dillerini bilmediğimiz ve onlar bizi dinlemedikleri şu âciz mahlûklardan ne bekleyebiliriz? Hem koca bir âlemi bir memleket suretinde, bir şehir tarzında, bir saray şeklinde yapan ve baştan başa hârika şeylerle dolduran ve müzeyyenâtın envâıyla tezyin eden ve ibretnümâ mu’cizatlarla donatan bir zat, elbette bizden ve buraya gelenlerden bir istediği vardır. Onu tanımalıyız. Hem ne istediğini bilmekliğimiz lâzımdır.”
Öteki adam dedi: “İnanmam, böyle bahsettiğin gibi bir zat bulunsun ve bütün bu âlemi tek başıyla idare etsin.”

Arkadaşı cevaben dedi ki: “Bunu tanımazsak, lâkayt kalsak, menfaati hiç yok. Zararı olsa pek azîmdir. Eğer tanımasına çalışsak, meşakkati pek hafiftir; menfaati olursa pek azîmdir. Onun için, ona karşı lâkayt kalmak hiç kâr-ı akıl değildir.”

O serseri adam dedi: “Ben bütün rahatımı, keyfimi, onu düşünmemekte görüyorum. Hem böyle aklıma sığışmayan şeylerle uğraşmayacağım. Bütün bu işler, tesadüfî ve karma karışık işlerdir; kendi kendine dönüyor. Benim neme lâzım?”

Akıllı arkadaşı ona dedi: “Senin bu temerrüdün beni de, belki çokları da belâya atacaktır. Bir edepsizin yüzünden, bazan olur ki, bir memleket harap olur.”

Yine o serseri dönüp dedi ki: “Ya kat’iyen bana ispat et ki, bu koca memleketin tek bir mâliki, tek bir sânii vardır. Yahut bana ilişme.” (Sözler, Yirmi İkinci Söz)

Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, İbrahim Suresi 25 nci ayeti ve Haşir Suresi 21 nci ayeti ile bu risaleye başlıyarak, Cenab-ı Hakk’ın Kur’ân-ı Kerîm’inde bir çok hakikatleri bize misâllerle ders verdiğine dikkatimizi çekmektedir.

Üstad Hazretleri, bu risalede kainattan ve olaylardan ders alamayan bir kişi ile onun hidayeti için çalışan mümin bir kişi sergiliyor. Uykudan uyanan insan, elini yüzünü yıkar ve kendine gelir, daha sonra tam uyanıklık halini kazanır. Burada da havuzda yıkanarak ayılmaya çalışıyorlar.

Üstad Hazretleri, Allah’ın varlığının, birliğinin ispatını ve izahını yaparken aklımıza olayı yakınlaştırmak için memleket, şehir ve saray misallerini veriyor. Memleketin mükemmelliği, o ülkedeki idareyi gösterir ve memleketin bir hükümet tarafından idare edildiğini bildirir. Kainattaki mükemmel nizamda Allah’ın varlığının, birliğinin bir işaretidir.

Şehirde de aynı memlekette olduğu gibi düzen ve imar bize bir belediye reisinin olduğunu akla ispat eder. Kainat ve dünya da mükemmel bir şehir olmasından, o da sahibi ve sanatkarı olan Allah’ın varlığını ve birliğini ispat ediyor.

Saray bize bir sultanın varlığını ispat eder. Sahipsiz saray olurmu? Olmaz. Saray nasıl saray sahibini ispat ediyor ise, kainat ve dünya da bir saray hükmünde olup, sahibini ve sanatkarı Allah’ı kör gözlere de gösterir,ispat eder.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir