ŞEYTANDAN KORUNMANIN YOLU

Niçin şeytandan korunmalıyız ve Allah’a sığınmalıyız ? Korunmanın yolları ve Allah’a sığınmanın faydaları nelerdir?

Şeytan,”dumansız ve harareti çok şiddetli bir ateşten” yaraılmış bir varlık.Kur’an’da şeytan ‘insanın apacık düşmanı’ diye tarif edilir. Yine ayetlerde, Allah müminleri şeytandan kendisine sığınmaya davet etmiştir. Şeytanın en büyük hedefi, insanı dinsiz yapıp,şirke sokup cehenneme atmaktır. Şeytan vazifelidir. İnsanın imtihanıdır. Manevi sahada yükselmesine sebebtir.

Şeytanın hilesi zayıf fakat,insanın nefis mekanizmasını çalıştırıyor. Yani sizin anlayacağınız şeytanda adam arıyor, eleman peşinde. Nasıl yoldan çıkaracam,nasıl ibadetten alıkoyacam derdinde. Hedefi var,dünyada bir tane müslüman kalmayıncaya kadar işine devam etmek istiyor.

Deniliyorki, şeytan üzülmüş, niye mi üzülmüş?, ”Niye Adem (AS) Cennetten çıkardım.” diye. Çünkü binlerce Peygamber, milyonlarca sıddık,şüheda,evliya,milyarlarca mümin insan şeytanla yaptığı mücadeleyi kazanıp yeniden ebedi olarak Cennete girmeyi hak etmiştir.

Elhasıl,şeytan olmasaydı,imtihan sırrı da olmayacaktı. İnsanlarında makamı melaikeler gibi sabit kalacaktı. İmanın atomdam,güneşe kadar dereceleri şeytanla gelişmiştir. Olaya bir de böyle bakmak lazım.

Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri,’Hikmetül İstiaze’ şeytandan korunma ve Allah’a sığınmanın faydalarını izah ettiği Lem’alar adlı eserinin On Üçüncü Lem’asında,

”Çendan, şeytan yüzünden ekser insanlar dalâlete giderler. Fakat ehemmiyet ve kıymet, ekseriyetle keyfiyete bakar; kemiyete az bakar veya bakmaz. Nasıl ki, bin ve on çekirdeği bulunan bir zat, o çekirdekleri toprak altında bir muamele-i kimyeviyeye mazhar etse, ondan on tanesi ağaç olmuş, bini bozulmuş. O on ağaç olmuş çekirdeklerin o adama verdiği menfaat, elbette, bin bozulmuş çekirdeğin verdiği zararı hiçe indirir. Öyle de, nefis ve şeytanlara karşı mücahede ile, yıldızlar gibi nev-i insanı şereflendiren ve tenvir eden on insan-ı kâmil yüzünden o nev’e gelen menfaat ve şeref ve kıymet, elbette, haşarat nev’inden sayılacak derecede süflî ehl-i dalâletin küfre girmesiyle insan nev’ine vereceği zararı hiçe indirip göze göstermediği için, rahmet ve hikmet ve adalet-i İlâhiye, şeytanın vücuduna müsaade edip tasallutlarına meydan vermiş.

Ey ehl-i iman! Bu müthiş düşmanlarınıza karşı zırhınız, Kur’ân tezgâhında yapılan takvâdır. Ve siperiniz, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın Sünnet-i Seniyyesidir. Ve silâhınız, istiâze ve istiğfar ve hıfz-ı İlâhiyeye ilticadır.”diyor.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir